Pazar, Haziran 19, 2005

Geleneksel El Sanatlarımızın korunması,yaşatılması ,gelecek nesillere aktarılması, bu el sanatlarıyla geçimini sağlayan sanatkarların teşvik edilmesi amacıyla, Genel Müdürlüğümüz ve Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü işbirliğinde 20-27 Haziran 2005 tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilecek olan "El Sanatları Festivaline" katılacak sanatkarların isimleri, sanat dalı ve katıldıkları
illere ilişkin bilgiler;

AFYON Ahmet Yaşar Kocataş (Keçecilik),
ANKARA Rasim Gözübüyük (Saz yapımı), İlyas Sarımen (Gümüş işleri)
ARDAHAN Fidan Atmaca (Geleneksel giysili bebek)
ARTVİN Sıtkı Kurtoğlu (Sepet örücülüğü), Şehrinaz Aktel (Halıcılık), Hatice Yüksel (Ehram) Muzaffer Özsır (Semer yapımı), SüleymanSertkaya (Çömlek yapımı)
AYDIN Muzaffer Özsır (Semer Yapımı) ,Süleyman Sertkaya ( Çömlek Yapımı)
BALIKESİR Fatma Kayahan (Halıcılık), Ahmet Tosun (Çömlek yapımı)
BARTIN Sevgi Can (Tel Kırma işleme)
BAYBURT Sevim Ataner (Ehram dokuma)
BİTLİS Bilal Karakulak (Baston yapımı), Haydar Yılmaz (Harik yapımı), Enise Özkan (Çömlek yapımı)
BURSA Metin Işıkçı (Tezhip minyatür), Zafer Karazeybek (Sedefkâr), Yılmaz Emen (bıçak-kılıç yapımı), Abdülkadir Sür (Altın gümüş işleme)
ÇANAKKALE Kutlu Bozkurt (Seramikçilik), Cıvat Gezgin (Ahşap oyma)
DENİZLİ Süleyman Damgacı (Minyatür semer yapımı) Ertan Yur (Dokuma)
DİYARBAKIR Süleyman Çölbay, Mustafa Uluğ (Gümüş işleme)
EDİRNE Özcan Abacı (Talika araba yapımı)
ERZURUM Metin Çelebi, Rasim Fırat (Gümüş İşleme), Necati Kabalar (Bakırcılık)
ESKİŞEHİR Burhan Yücel (Lüle taşı işleme), Tuncel Nasip, Kemal Göze (Gümüş savat işleme)
GAZİANTEP Burhan Kervancıoğlu, (Bakırcılık), Cevdet Eldemir (Kutnu dokuma), Muzaffer Demir (sedef işleme), Celal Erdönmez (Antep işi :işleme) Orhan Çakıroğlu (Çarık yapımı)
HAKKÂRİ Hatice Alkan (Kilim dokuma), Meryem Özatak (Çorap örme)
HATAY Refik Büyükaşık, Yılmaz Büyükaşık (İpek dokuma), Niyazi Köleoğlu (Hasır örme), H.İbrahim Sümer (Semer yapımı),
ISPARTA Yaşar Küçüker (minyatür araba) ,Şevki Parlak( Deri İşleri ), H.Hüseyin Kondal (Keçecilik)
İSTANBUL

Orhan Kurt (Gölge oyunu tasvir yapımı) Fuat Başar (Hat-ebru), Esin Kazazoğlu (Tezhip), Süleyman Berk (Hat)

İZMİR Murat Kayan (Göz boncuğu yapımı), Cemil Cön (Keçecilik), İrfan Alkur (Kabak kemane yapımı)

K.MARAŞ

Hüseyin Kopar (Çarık yapımı), İsmail Atatanır (Sim sırma işleme), Mustafa Akkök (Ahşap oyma), Hüseyin Alkışçı (Bakırcılık)
KAYSERİ Ali Bakırtaş (Bakırcılık), Sadettin Çapacıoğlu, Metin Ünver, Yılmaz Dörtdudak (Hat)
KASTAMONU Cemil Kızılkaya, Safiye Kızılkaya (Yazmacılık), Ahmet Ortaakarsu (Bakırcılık)
KİLİS Mehmet Özsulu (Yemeni yapımı)
KOCAELİ Mehmet Ali Koygun (Sepet yapımı)
KÜTAHYA Abdurrahman Yıldız, Mehmet Gürsoy, Mehmet Yıldırım (Seramik)
MANİSA

Nuri Kömürcü (Keçecilik), Ayşe Uğur, Cennet Dede, Cemile Memiş (Halı dokuma), Ahmet Köseoğlu

MARDİN

Suphi Hindiyerli, Gebro Tokgöz (Gümüş işleme)

OSMANİYE

Mehmet Türkmenoğlu (Çam bardak yapımı)
RİZE Musa Ağun (Kemençe yapımı)

SAKARYA

Ziyaeddin Işık (kaşık yapımı)
SİİRT Vadullah İşçi (Siirt Battaniyesi dokuma)
SİVAS İbrahim Gölebatmaz (bıçak yapımı)
ŞANLIURFA Mahmut Çirkin, Mehmet Nur Demirözü, Mehmet Külekçi (bakırcılık), Halil Atçı (Ehram dokuma), İmam Bakır İncikuşu (Gümüş işleme), Osman Nergis (Ahşap oyma)
ŞIRNAK Bekir Şat, Faris Şat (Şal şepik dokuma)

TOKAT

Mehmet Çakar (Ahşap oyma), Hüseyin Er (Yazma), Mustafa Yıldız (Bakır), Musa Kaycı (işleme sandık)

TRABZON

Hasan Tabakoğlu, Şengül Karaağaçlı (Telkari kazaz)
ZONGULDAK Tansel Işık (Baston)

Cuma, Haziran 10, 2005

”BENİM ANKARAM”adlı konuşmasıyla Kültür ve Turizm Bakanımız Atilla KOÇ.

“Bizim çocukluğumuzda...” diye başlayan öykülerin sözlerine “Havası da suyu da çok güzeldir benim memleketimin; ah bir de o unutamadığım doyumsuz sohbetler...” eklenince yaşadığımız kentin geçmişine duyduğumuz özlem,kültürel kimliğine duyduğumuz merak, bizi, sonu önceden kestirilemeyecek yolculuklara çıkarır.
Aslında çocukluğumuzun neresine dönersek dönelim havalar hep güzel, sular hep şırıl şırıl, sohbetler hep tatlıdır. Ancak içinde tarihin yaşandığı ve yazıldığı o özel kentlere sinen doku daha farklıdır. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmakla kalmamış, gelişen ve değişen kent Cumhuriyet kültürünün de başkenti olmayı hedeflemiştir.
Kütüphanelerin, yeniden halkla buluşturulması adına,2005 yılı Nisan ayında tarihi yapısı ve sahip olduğu koleksiyonu ile başkentin seçkin kültür mekanlarından birisi olan Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde başlatılan ve yoğun ilgi gören ANKARA İZDÜŞÜMLERİ;ÇARŞAMBA TOPLANTILARININ birinci döneminin son konuşmacısı Kültür ve Turizm Bakanımız Atilla KOÇ.Her ayın birinci ve üçüncü Çarşambası, 15.00-17.00 saatleri arasında yapılan toplantılarda Ankara’nın çevresi,tarihi, zengin kültürel mirası,yetiştirdiği toplum önderleri ve ticaret hayatı uzmanlar tarafından ele alınarak katılımcılarca da tartışılıyor.
Projenin hedef kitlesi, Ankara’yı seven,kentlilik bilincine önem veren ve yaşadığı kentin farklı yönlerini de öğrenmek isteyen başkentlilerdir. Çarşamba toplantıları ile kentin sahiplenilmesine ve korunmasına ,kültürel değerlerinin yaşatılmasına ve Ankaralıların kültür mekanlarını daha çok kullanmalarına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının himayelerinde,Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile VEKAM işbirliğinde düzenlenen Ankara İzdüşümleri;Çarşamba toplantıları’nın 2005 yılı birinci dönemi 13 nisan -15 Haziran 2005 tarihlerini,ikinci dönem toplantıları ise 1 Ekim 2005-15 Haziran 2006 tarihlerini kapsayacak şekilde planlanmıştır.

TEDA PROJESİ İLK MEYVELERİNİ VERİYOR

Türk kültür, sanat ve edebiyatının dışa açılması çalışmaları kapsamında Türkçe’nin yazı dili birikiminin uluslararası çevrelerde tanıtılması için başlatılan çalışmalar ilk meyvelerini vermeye başladı.
Türk kültür, sanat ve edebiyatı ile ilgili klasik ve çağdaş eserleri yayımlayan uluslararası kuruluşlara karşılıksız destekte bulunmak amacıyla 2005 yılının başında hayata geçirilen “Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayımlanmasına Destek Projesi; TEDA”ya yapılan başvuruların ön çalışmaları tamamlanarak değerlendirilecek aşamaya gelindi.
TEDA Çeviri Destek Projesi kapsamında,geçtiğimiz aylarda oluşturulan TEDA Danışma ve Değerlendirme kurulu çeşitli ülke yayınevlerinden gelen başvuruları değerlendirmek üzere,Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Mustafa İSEN’in başkanlığında 23 Haziran 2005 Perşembe günü ilk toplantısını yaparak proje kapsamında karşılıksız destek verilecek eserleri belirleyecek. Sonuçlar toplantı sonrasında düzenlenecek bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı ile Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürünün sürekli üye olduğu Danışma ve Değerlendirme Kurulunun 2005 yılı için seçilen diğer 5 üyesi Prof.Dr.Talat Sait Halman, Prof.Dr.İlber Ortaylı, Prof.Dr.Saliha Paker, Prof.Dr.İhsan Sezal ve Gazeteci yazar Doğan Hızlan gibi kültür, sanat ve edebiyatımızın önde gelen isimlerinden oluşuyor.

Cuma, Mayıs 27, 2005

MATEMATİK NEDİR

Günümüzde matematik,ardışık soyutlama ve genellemeler süreci olarak değiştirilen fikirler (yapılar) ve bağıntılardan oluşan bir sistem olarak görülmektedir. Yukarıdaki tanımda üç husus dikkati çekmektedir.Bunlardan biri matematiğin bir sistem olduğu, diğeri yapılardan ve bağıntılardan (ilişkilerden) oluştuğu, üçüncüsü de bu yapıların ardışık soyutlamalar ve genellemeler süreci ile oluşturulduğudur. O halde matematik insan tarafından zihinsel olarak yaratılan bir sistemdir. Bu durum matematiği soyut hale getirir. Genel olarak, soyut kavramların kazanılması zordur. Matematiğin öğrencilere zor gelmesinin sebebi belki burada yatmaktadır. Ancak matematik kavramları, öğretim sırasında somutlaştırılarak ve somut araçlar kullanılarak bu zorluk giderilebilir; en azından azaltılabilir. Matematikteki bağıntılar, yapılar arasındaki ilişkilerdir; yapıları birbirine bağlar.Matematik öğretimine başlamadan önce matematiğin bu yapılarının ve ilişkilerinin tanınmasında; daha iyi bir deyişle, “Matematik” adı verilen sistemin genel olarak tanınmasında fayda vardır; çünkü öğretim faaliyetlerinin planlanmasında ve planın uygulanmasında bu yapının öncelikle göz önünde bulundurulması gerekir. Matematiğin yapısında elemanlar ve önermeler vardır. Elemanlar matematiğin yapı taşlarıdır. Önermeler, doğru veya yanlış bir fikir ifade eden cümlelerdir.Elemanlara örnek olarak nokta, doğru, düzlem, üçgen, kare, sayı; önermelere örnek olarak “ İki noktadan bir doğru geçer”, “Üçgenin iç açıları toplamı 180 dir.” İfadeleri gösterilebilir. Matematikteki kavram ve bağıntılar, eleman ve önermeler ile bunlar arsındaki ilişkilerden oluşur. Matematikteki elemanların çoğu tanımlanmıştır. Fakat öyle bazı elemanlar vardır ki önceden tanımlanmış elemanlar yardımıyla tanımlanamazlar.Sayıları çok az olan bu elemanlara tanımsız elemanlar denir. Nokta, doğru, düzlem ve uzay tanımsız elemanlardır. Tanımsız elemanlar, sezgi ve günlük yaşayıştaki genel izlenimlere dayanılarak açıklanır. Bu açıklamalar herkes tarafından aynı şekilde kabul edilir. Örnek: Noktayı, “ Bir kalemin sivri ucunun kağıt üzerinde bıraktığı iz. “ olarak açıklarız. Bu ifade noktanın tanımı değil, onun neye benzediği hakkında bir açıklamadır. Tanımsız elemanlar, öğretim sırasında , yukarıda belirtildiği gibi açıklanmalı; bunlar hakkında tanım vermekten kaçınılmalıdır. Yukarıda belirtilen elemanlar tanımsız olarak kabul edildikten sonra diğerleri, bunlar ve tanımlanan diğer elemanlar yardımıyla tanımlanabilir. Örnek: 1-Doğru parçası, iki ucundan sınırlandırılmış doğrudur. 2- Bir ucundan sınırlandırılmış doğruya ışın denir. Yukarıdaki örneklerde doğru parçası ve ışın, tanımsız eleman olarak alınan doğruya dayalı olarak tanımlanmıştır. Bir düşünce sistemi olarak tanımlanan matematiğin diğer öğesi önermelerdir. Önermelerin ifade ettiği hükümler genel olarak doğru veya yanlış olabilir. Ancak matematik, doğru hüküm ifade eden önermelerle uğraşır. Bazı önermelerde belirtilen fikirlerin doğruluğu ispatlanmadan kabul edilir.Örneğin, iki nokta arasındaki en kısa yolun bu iki nokta arasındaki doğru parçasının uzunluğu olduğu aksiyomu 2500 yıldan beri ispatlanamamıştır.Bu önerme doğru olarak kabul edilir. Bazı önermelerin ispatına gerek duyulur; önermede belirtilen fikrin doğruluğu ancak ispat yapıldıktan sonra kabul edilir.Birinci türdeki önermelere aksiyom, ikinci türdeki önermelere teorem adı verilir. Teoremlerin doğrulukları mantık kurallarıyla ispatlanır ve doğruluğu bundan sonra kabul edilir. Teoremlerin ispatında, tanımsız elemanlar, aksiyomlar ve daha önce ispatlanmış teoremlerden yararlanılır. Bu yapıların ve ilişkilerin oluşturulup geliştirilmesi sezgiyi gerektirir. Sezgi, hayal gücü, tümevarımcı düşünme ve şaşırtıcı düşünme süreçlerini kapsar. Tümevarımcı düşünme, olayları tek tek gözleyip bunlar arasındaki ilişkileri görme ve bu ilişkilerden genellemelere ulaşma sürecidir. Şaşırtıcı düşünme ise, fikirlerin ansızın akla gelmesi, bir konuda başkalarından farklı fikirler ortaya koyma süreci olarak açıklanabilir. Matematiğin bu yapısı öğrencilere ilkokuldan itibaren onların seviyelerine olarak sezdirilmeli; öğrencilerde, matematiğe değer verme, onu takdir etme duyguları (davranışları) geliştirilmelidir. Yapısı hakkında kısa açıklama gösteriyor ki, matematikte keşfetme ve yaratma süreci önemlidir. İlköğretimde, öğrencilerde keşfetme sürecinin geliştirilmesi, matematik derslerinin önemli hedeflerinin arasında yer almalı, bu sürecin geliştirilmesi için gayret gösterilmelidir. Keşfetme sürecinde sezgiden ve tahminden yararlanmanın büyük yeri vardır. Matematikteki prensiplerin öğrenciler tarafından ilk defa bulunuyormuşçasına görülmesi ve sezilmesi; problemlerin, öğrencilerin kendi görüş ve seziş yoluyla çözülmesi; problemlerin çözümünde, çözümden çok bu çözümdeki sürecin (düşünme yolunun) geliştirilmesi, matematik öğretiminde matematiğin yapısı yönünden göz önüne alınacak önemli hususlar arasında yer alır. Öğrencilerde keşfetme sürecinin geliştirilmesi, onların her birini birer bilim adamı veya matematikçi olacak şekilde yetiştirme değil, ilke ve prensiplerin öğrencileri öğrencilerin kavramalarına yardım edilmesi ve çalışmalarda ilke ve prensiplerin hazır verilip ezberletilmesi yerine, onları kendilerinin bulmasını sağlayacak bir öğretim yöntemine başvurulması anlamındadır. Unutulmamalıdır ki, ilköğretim matematiğindeki prensip ve ilkeler zihinsel gelişimi normal olan öğrencilere bu yolla kazandırılabilir. Bu bağlamda, matematik öğretiminde kullanılacak öğretim modelinin genellikle buluş yoluyla öğretim olması gerektiği ifade edilebilir. NASIL BİR MATEMATİK ÖĞRETİMİ Matematiğin yapısına uygun bir öğretim şu üç amaca yönelik olmalıdır: 1- Öğrencilerin matematikle ilgili kavramları anlamalarına, 2- Matematikle ilgili işlemleri anlamalarına, 3- Kavramların ve işlemlerin arasındaki bağları kurmalarına yardımcı olmak. Bu üç amaç ilişkisel anlama olarak adlandırılmaktadır. İlişkisel anlama, matematikteki yapıları (kavramları ve bunların öğelerini) anlama, sembollerle ifade etme ve bunun kolaylıklarından yararlanma; matematikteki işlemlerin tekniklerini anlama ve bunları sembollerle ifade etme; metotlar, semboller ve kavramlar arasındaki bağıntılar veya ilişkileri kurma olarak açıklanabilir. Kavramların Bilgisi Kavramların bilgisi matematiksel kavramların kendilerini ve bunlar arasındaki ilişkileri kapsar. Diğer bir deyişle matematiksel kavramların kendileri birer ilişkidirler, bu ilişkiler başka kavramlarla ilişkilidir.Örneğin doğru tanımsız elemandır, fakat noktalardan oluşmuştur. O halde doğru kavramı nokta kavramı ile ilişkilidir. Daha iyi bir deyişle doğru kavramı bir noktalar ilişkisidir. Benzer şekilde doğru parçası ve ışın da doğru ve noktalar ilişkisidir. Sayılar arasındaki büyüklük küçüklük kavramları da sayılar arasında birer ilişkidir. Bu örnekler matematikteki bütün kavramlara genellenebilir. Matematikteki kavramların kazanılması için çocuğun zihninde bu ilişkilerin oluşması gerekir. Çocuğun bu kavramları kazanması için onları zihninde oluşturmasını gerektirir. İşte bu sebeple kavramları çocuğun kendisi kazanır. Öğretimin ve öğretmenin rolü çocuğa bu kavramları zihninde oluşturmasında yardımcı olmaktır. Matematikteki kavramların insan zihninde yaratılan ilişkiler olması bunları kazanabilmek için çocuğun belli zihinsel gelişmişlik seviyesine ulaşmış olmasını gerektirir. Bu bakımdan, bir yandan sınıftaki çocukların yaşları aynı olsa da farklı zihinsel gelişim düzeylerinde bulunabileceklerinden, bir kavramın bütün çocuklarda aynı zamanda oluşması beklenmemelidir. Bazı okullarımızda çocukları yarışma sınavlarına hazırlamak amacıyla kavramların oluşmasına dikkat edilmeden öğretim yapılmakta; bunu bazı aileler de istemekte; hatta körüklemektedirler. Bu durum çocuğun zihninde ilişkiler henüz oluşmadığından kavramların kazanılamamasına ve bu kavramlar başka kavramlarla ilişkili olduğundan sonraki öğrenmelerin zorlaşmasına hatta imkansızlaşmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple öğretmenlerin ve ailelerin yarışma sınavlarına hazırlamak amacıyla çocukları zorlamamaları gerekir. İşlemlerin Bilgisi İşlemlerin bilgisi, matematikte kullanılan semboller, kurallar ve matematik yaparken başvurulan işlemlerin bilgisi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdaki semboller, bir matematik ifadesindeki işaretlerdir. Örneğin, 7x5+3=38 ifadesindeki 3,5,7,8 ve x birer semboldür. Semboller kavramların anlamlarını ifade etmezler; sadece o kavramları yazmada kullanılırlar. Örneğin, 3 sembolü “üç” kavramının ne olduğunu veya “üç”ün ne anlama geldiğini açıklamaz. Matematikteki işlemler, iki matematik kavramının birleştirilmesinde başvurulan ve adım adım yürütülen yollardır. Örneğin 3 ile 2’nin toplanmasında 3’e önce 1 eklenip 4’ün, sonra tekrar 1 eklenip 5’in elde edilmesi bir işlemdir. Bu işlem her defa 1 eklenerek adım adım gerçekleştirilmiştir. İşlemler birer tanımdırlar. Bunların ispatları yoktur. İşlemlerin yapılmasının adım adım olması, bunların bir işlemin bilgisayar programlarıyla gerçekleştirilmesine benzetilebilir. Bilgisayarda işlemin programı bilgisayarın hafızasına yüklenir ve her defasında birer olmak üzere adım adım gerçekleştirilir. Program yüklendikten sonra bilgisayarın “işlem bilgisi”ne sahip olduğu ve o işlemi yapabileceği kabul edilir. Bu benzetme bize, matematikte dört işlemi yapmanın süreç olarak mekanik bir olay olduğu sonucuna götürür. Gerçekten bazı öğrenciler dört işlemi doğru olarak yapabildikleri halde, bu işlemlerde problem çözmede büyük zorluk çekmektedirler. Bunun sebebi mekanik olan işlemlerin öğrenilmiş; fakat, işlemlerin anlamlarının kavranmamış olmasıdır. Kavramsal ve işlemsel bilgiler arasındaki ilişkiler Kavramsal ve işlemsel ilişkiler arasındaki bağı kurmak; uygun kavramları temsil etmede ve açıklamada kurallar ve işlemler bilgisini kavramlara uygun, anlamlı bir akıl yürütme ve semboller temeline oturtmadır. Bir matematiksel süreç oluşturduğunda, adımlar anlamlı olmalı ve her adımın niçin o şekilde yapıldığı açıklanabilmelidir; diğer bir deyişle her adımın o kavram ile ilgisi kurulabilmelidir. Kavramlar ile işlemler arasındaki bağın kurulması, ilköğretimde, özellikle problem çözmede önemlidir. Bu önem iki noktada kendini gösterir: (a) Problemin matematik cümlesinin yazılmasında (problemin çözümü için hangi işleme veya işlemlere başvurulacağına karar vermede) ve (b) İşlemlerin yapılmasında. İşlemler ve kurallar bilgisi çocuğun kavramsal bilgileri arasına girdiğinde, çocuk işlemlerin sadece nasıl yapıldığını değil aynı zamanda niçin yapıldığını da açıklayabilir. İşlem bilgisinin kavramsal temellerinin kazanılmaması ve işlem bilgisi ile kavramlar arasındaki ilişkinin kurulmaması, modellerin kurulamamasına, işlemlerin nerede kullanılacağına karar verilememesine sebep olur; bu da özellikle problem çözmede başarısızlık şeklinde kendini gösterir. Geleneksel matematik öğretiminde, bu işlemler bilgisi olan hesaplama becerisi, matematik öğretiminde ön planda tutulmuştur. Matematiğin doğuşunda ve tarihi gelişiminde de böyle olmuştur; hatta matematiğin ilk kullanılışı da sadece hesaplama amacına dönük olmuştur. Ancak, tarihi gelişimi içinde matematikte önemli gelişmeler olmuş, matematik hesaplamanın çok ötesine gitmiştir. Öğretimde, özellikle problem çözme becerilerinin kazandırılmasında hesaplama becerisi yanında model koruma ön plana çıkmıştır. Bu durum, matematik alanında öğrenme-öğretme süreçlerinde ilişkisel anlamını önemini artırmaktadır. İlişkisel anlamanın bazı faydaları İlişkisel anlama öğretime daha çok yük getirir, daha çok araç kullanılmasını gerektirir; ayrıca daha çok zaman alır. Diğer taraftan öğrencilerin de öğrenmeye özellikle başlangıçta daha çok zaman ayırmalarını gerektirir. Ancak bu tür öğrenmenin öğrenci açısından bir çok faydaları vardır. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1- Öğrenme zevkli hale gelir, öğrenciler öğrenmeden haz duyarlar, 2- Öğrenilenlerin hatırlanması kolaylaşır ve öğrenme daha kalıcı olur, 3- Yeni kavramlar daha kolay öğrenilir, sonraki öğrenmelerde başkasının yardımına daha az ihtiyaç duyulur; kendi kendine öğrenme kolaylaşır, 4- Problem çözme becerisi gelişir, bu alandaki başarısı artar, 5- Matematiğe olan kaygı azalır ve ona karşı olumlu tutum gelişir. MATEMATİĞE OLAN KAYGI VE TUTUM Yapılan araştırmalar bireylerin öğrenmeleri arasındaki farklılıkların yaklaşık dörtte birinin kaynağının duyuşsal özelliklerden geldiğini göstermektedir. Duyuşsal özellikler arasında kaygı ve tutum önemli bir yer tutar. Kaygı, gelmesi beklenen bir tehlikeden korkma halidir. Matematiğe olan kaygı, korku ve ondan çekinme davranışlarını kapsar.İlerlemesi halinde o kimsenin kaygılandığı durumu başaramayacağı inancına kapılmasına yol açar. Tutum ise belli bir objeye karşı bireylerin olumlu veya olumsuz tepki gösterme eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Birey olumsuz tutum geliştirdiği objeye karşı ilgisiz kalır, onu sevmez, takdir etmez ve onunla uğraşmaz, hatta kendisine göre bir iş olmadığını düşünür. Ülkemizde pek çok öğrenci matematiğin zor olduğunu ve matematiği başaramayacağını düşünerek kaygılanmakta ve matematiğe karşı olumsuz tutum geliştirmektedir. Bu durum ilkokulda başlamakta okul yılları ilerledikçe maalesef artarak devam etmektedir. Sonuçta öğrenciler bu önemli araca karşı olumsuz tutum ve kendilerine güvensizlik geliştirmektedirler. Daha da kötüsü; kendilerini matematiği öğrenecek kadar zeki olmadıkları, matematiğin onların uğraşacağı konular arasında bulunmadığı kanaatine varmaktadırlar. Bu yanlışlıkta, öğretimin, öğretmenin yaklaşımının önemli rolü vardır. İlköğretim birinci kademedeki matematik kavramları arasında bu yaş çocuklarının öğrenmekte zorlanacağı kavramlar yoktur. Önemli zihin arızası bulunmayan her çocuk bu davranışları kazanabilir. Başarısızlığın sebepleri arasında, matematik öğretiminde öğrencilere, ilişkisel anlamayı sağlayıcı yardımda bulunamayışımız önemli bir rol oynamaktadır. İlköğretim programının uygulanması ile ilgili genel açıklamalar 1-Matematik ünitelerinin hedef ve davranışları, genel hedeflerle tutarlı olacak biçimde sınıf seviyelerine göre düzenlenmiştir. 2- Matematikte kullanılan temel kavramlar ve semboller, her sınıf seviyesinde “ünitede kullanılan temel kavramlar ve semboller” başlığı adı altında verilmiştir. Kavramlar, anlamları öğrenildikten sonra işlem bilgisi ile desteklenmelidir. Daha sonra kavram-işlem bilgisi ilişkilendirilmelidir. Bu şekilde çalışma matematik öğretiminin yapısına uygundur. 3-Öğrenci seviyesi, çevre faktörleri dikkate alınarak, öğrenme ve öğretme etkinliklerinde bir hedefin bütün davranışları ele alınabileceği gibi, farklı hedeflerin birbirleriyle bağlantılı olan davranışları da ele alınabilir. Matematik konuları ön şart ilişkili bir yapıya sahiptir. Her hangi bir kavram onun ön şartı durumundaki diğer kavramlar kazandırılmadan verilmez. Öğrencilerin, toplama işlemini öğrenmeden çarpma işlemini öğrenmeleri zordur. Kesirlerle işlem yapılabilmesi için; payda eşitleme, sadeleştirme, genişletme tamsayılı kesri bileşik kesre çevirme gibi konuların daha önceden işlenmesi gerekmektedir. Öğrenme ve öğretme etkinliklerinde öğretim araç-gereçlerini, dikkat çekmek, alıştırma yapmak, bilgileri açıklamak için hazırlayıp kullanabiliriz. Amaca yönelik olarak tasarlanmış ve geliştirilmiş araçların varlığı ve bunların etkin kullanımı, etkili öğrenmenin vazgeçilmez unsurudur. Matematik ünitelerinin öğretiminde teknolojiden faydalanılmalıdır. Hesap makinesi, bilgisayar, video kaset vb. araçlar imkanlar ölçüsünde sınıf ortamına getirilmelidir. Öğrencilerin bu araçları kullanmalarına fırsat verilmelidir. Öğrencilerin eleştirici düşünme, muhakeme etme, problem çözme becerilerini geliştirmek ve bilimsel metotlara göre çalışma yollarını öğrenmek milli eğitimin temel hedefidir. Her ders bu hedefi gerçekleştirmek için birer araçtır. Matematik programındaki hedef ve davranışları gerçekleştirmeyi sağlayacak öğrenme ve öğretme etkinlikleri diğer derslerle bağlantı sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Ünitelerde yer alan öğrenme ve öğretme etkinliklerinin aynen uygulanması zorunlu değildir.Bu etkinlikler, öğrenmeye yol göstermek amacıyla açıklanmıştır.Öğrenme, karşılıklı birer etkileşmedir. Programda hedef ve davranışların gerçekleşmesi için seçilen yöntem ve teknikler önemlidir. Ferdi çalışmaların yanında öğretmenin rehberliğinde grup çalışmalarına başvurulmalıdır. Grup sayısı, sınıf mevcuduna göre öğretmen tarafından düzenlenmelidir. İdeal grup, üç veya beş kişiden oluşturulmalıdır. Seçilen yöntemler ve teknikler, hedef ve davranışların gerçekleştirilmesinde önemli bir unsurdur.Öğrenmede; işitme ve görme önemli olmakla beraber, yaparak öğrenme daha yararlı ve sürekli sonuçlar sağlar.Programdaki işleniş örnekleri, günlük hayatla bağlantılı ve öğrenci katılımını sağlayacak nitelikte düzenlenmiştir. İLKÖĞRETİM OKULU MATEMATİK DERSİNİN GENEL HEDEFLERİ İnsan içinde yaşadığı topluma ekonomik, sosyal, kültürel ve bilimsel bakımdan uyum sağlayabilen ve kendisine de yararlı olabilen bir fert olarak yetişebilmesi için gerekli olan birtakım hedefler vardır. Bunları özetle sıralamak mümkündür. 1- Matematiğe karşı olumlu tutum geliştirebilme 2- Matematiğin önemini kavrayabilme 3- Varlıklar arasındaki temel ilişkileri kavrayabilme 4- Zihinden hesaplamalar yapabilme 5- Dört işlem yapabilme 6- Problem çözebilme 7- Problem kurabilme 8- Çalışmalarda ölçü, grafik, plan, çizelge ve cetvelden yararlanabilme 9- Temel işlemleri (yüzde, faiz, iskonto vb.) yapabilme 10- Zaman, yer ve sayılar arasındaki ilişkiler arasındaki ilişkiler hakkında açık ve kesin fikirler kazanabilme 11- Matematik dersinde edinilen bilgi ve becerileri diğer derslerde kullanabilme 12- Geometrik şekiller arasındaki ilişkileri kavrayabilme 13- Geometrik şekillerin alan ve hacimlerini hesaplayabilme 14- Çevredeki eşyaların şekilleri ve kullanımları arasındaki ilişkileri kavrayabilme 15- Basit cebirsel işlemleri yapabilme 16- Birinci dereceden denklem sistemlerini kullanarak problem çözebilme 17- Trigonometri hesaplarını yapabilme 18- İstatistik bilgilerini kullanarak grafik çizebilme 19- Permütasyon ve olasılıkla ilgili hesaplamalar yapabilme 20- Tümevarım tümdengelim yöntemleriyle düşünerek çözümlemeler yapabilme 21- Bilimsel yöntemin ilkelerini problem çözmede kullanma 22- Çalışmalarda; düzenli, dikkatli, sabırlı olabilme 23- Araştırıcı, tarafsız, önyargısız, yerinde karar verebilen, açık fikirli ve bilginin yayılmasının gerekliliğine inanan bir kişiliğe sahip olabilme 24- Yaratıcı ve eleştirel düşünebilme 25- Karşılaştığı problemleri çözebilecek yöntemler geliştirebilme 26- Estetik duygular geliştirebilme PROBLEM VE PROBLEM ÇÖZME Problem çözme yeteneğinin geliştirilmesi,

Pazar, Mayıs 22, 2005

deneme

Sitemiz host ve skin değişiyor. Bu sebepten dolayı bazı aksaklıklar meydana gelmektedir. Aksaklıkları gidermek için eski sitemiz faaliyettedir.

Eski sitemizde CR4CK derslerimiz devam etmektedir...

Eski sitenin adresi

http://members.lycos.co.uk/yakamoz01/orgşeklindedir.Sitemiz
şeklindedir.
Sitemiz yakında yeni hosttadır. Bu hosttaki çalışmalarımız devam etmektedir..
Yeni Sitemiz
http://yakamoz01.yasadisi.info CR4CK Derslerinde Başarılar :D

Kolay Gelsin
Admin